CHP’de “İnsan Hakları” Konferansı

CHP Aksaray İl Başkanlığı tarafından düzenlenen ve Türkiye Barolar Birliği Genel Sekreter Yardımcısı Avukat Musa Toprak’ın konuşmacı olarak katıldığı “İnsan Hakları” Konferansı partililerin yoğun ilgisi ile karşılandı.
CHP il binasında gerçekleşen “İnsan Hakları” Konferansına İl Başkanı Ali Rıza Toprak, Gençlik Kolları Başkanı İsmail Karaca ve çok sayıda partili katıldı. Konferansta “İnsan Hakları” ve gerekliliklerini anlatan Türkiye Barolar Birliği Genel Sekreter Yardımcısı Avukat Musa Toprak konuşmasının sonunda soruları yanıtladı.
Türkiye Barolar Birliği Genel Sekreter Yardımcısı Avukat Musa Toprak şu ifadelere yer verdi; “İnsan Hakları sürekli ve her yerde bahsedilen bir konu olmasına rağmen içeriği tam bilinmeyen bir konu. İnsan Hakları özellikle hukukun temeli bakımında çok önemlidir. Çünkü; Var olan hukuk dallarından değil bizim tekrar üretme aracımızdır. Bu nedenle öncelikle ‘insan Haklarının’ ne olduğu bakımında bilinç sahibi olduğumuzda nerede ne yapmamız gerektiği konusunda kararsızlığımızı giderecektir. Kendi içimizde sürekli yaptığımız bir takım faaliyetlerin hem devlet açısından, hem kişisel açıdan neye göre sağlanacağını belirleyen bir düzendir. Bizim sahip olduğumuz bir takım haklar var. Biz bunları devlete karşı savunmalıyız ya da devlet bunları bize sağlamalı. Dünya da ‘insan Hakları’ var. Hepimiz insanız ve hepimizin hakkı var. Bu haklar yasal çerçevede düzenlenmiştir. Bütün dünya da tüm insanların nerede doğarsa doğsun, nerede yaşarsa yaşasın elde edilen haklarıdır. ‘İnsan Haklarının’ değişmez 4 kurallı vardır. Bu kurallar; vazgeçilmez, dokunulmaz, devredilmez ve evrenseldir. Tüm ülkelerde aynı olmalı. Ancak Filistin’de İşgal altında topraklarda doğan bir bebek ile Almanya’da doğan bir bebek aynı haklara sahip, her ikisi de İnsan olsa da her ikisi de büyüdüğün de aynı olacak diyemiyoruz. Bu durumda şöyle bir sonuç çıkmakta; Filistin’de doğan bir bebek çok yetenekli ve ileride belki çok iyi bir piyanist olacak. Bunun için de eğitim alması gerekli. Almanya’da doğan bir bebek ise orta yetenekli bir piyanist olarak düşündüğümüzde bunların 30 sen sonra hangisi piyanist olabilir? Bu soruya cevap ise; Filistin’de doğan bebek önce karnını doyurmak ve ölmemekle uğraştıktan sonra gerekli eğitimi de aldıktan sonra sanat eğitimi alacak. Ve daha sonra piyanist olacak. Ancak Almanya’da doğan bebeğin ailesi şu kaygı da olamayacak; bu çocuğun karnı nasıl doyacak? Acaba yolda giderken vurularak ölecek mi? Bunu bir yerde gözaltına alırlarda işkence yaparlar mı diye düşünmeyecek. Doğrudan doğruya o bebeğin isteklerine cevap verebilecek. Bu durumda doğrudan akla gelen ‘İNSANLAR ARASINDA bir FARK olduğu.’ Ancak bu doğru bir kanı değil. Burada İNSANLAR ARASINDA DEĞİL REJİMLER ARASINDA BİR FARK VARDIR” dedi.